İnsanlardan, seslerden, ışıklardan uzakta bir yerde
kendim dahil herkesi unutmak istiyorum. Çok fazla yaşadım bu hayatta, çok fazla
kitap okudum, yazdım, düş kurdum, güldüm, ağladım, sevdim... Hiçbiri de bir
boka yaramadı…
Çoğunluğun içinde kendi azınlığımla boğuşup
duruyorum. Kaç sokağı var şehrimin, kaç dönemeci var içinde düş kırıklıklarımı
gizleyen! Kızgınım, kendime, ona, buna yada eşyaya bilmiyorum. İnsan bezgin bir
köpeğin ruhunu da taşır bazen, lüks ve zevk içinde yüzen bir kralın ruhunu da!
İkisinin de vardığı nokta aynı koca bir ‘hiçlik’…
İyileşemeyen çaresiz bir hasta gibiyim. Tenimi jilet
parçaları ile yırttılar! Tenimin altında gizli bir şey aradılar sanki, çıkan
tek şey karanlıktı. Sıkıldığım bir dünya var, maddesinden, insanından,
neşesinden, gözyaşından sıkıldığım bir dünya var! Bunu daha nasıl anlatayım.
Cümlelerim eksik benim, lisanım yarım. Bende bana ait olan bir tek iç boşluğum
var, onunda içine dışarısının renkleri sığmıyor. Bu yüzden siyahım, bu yüzden
aklımın içi karanlık, bu yüzden sarsılıyor duyularım!
Bu yüzden hiçbir şey istemiyorum hayattan!
Ah dünya, nede çok yanılttın beni…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder