2002 Dünya Kupası'nın o janjanlı ve çılgın dönemiydi. Dün gibi aklımda, sabah kahvaltı yaparken Ümit Davala'nın golü ile gömdüğümüz japonları hatırlıyorum. O an ağzıma attığım eski kaşar, gol diye bağırırken ağzımdan fırlamıştı. Mide bulandırıcı bir durum olabilir bu, ancak Ümit Davala, Japonlar, Dünya Kupası denilince aklıma hemen eski kaşar gelir. Eh bazı anıların ayarı yoktur...
O yaz üzerime giydiğim türkiye tişörtüyle sağda solda dolanarak geçirdim. Sanırım aylaklığın ve salt yalnızlığın ne olduğunu o yaz anladım. Kimseyi tanımadığım bir semtin içinde dolanıp durdum. Gerçi hala kimseyi tanımıyorum. Değişen pek fazla bir şey yok yani. Güzel günlerdi..
Dünya devi Brezilya'yı grup maçında dumura uğratmıştık. Rivaldo yavşağını o gün bugündür sevmeyiz millet olarak. Hakkımızı piç eden dünya yıldızı...
Yarı finalde bir kez daha çıkmıştı karşımıza Brezilya, ancak maçı izleyememiştim. Bisikletimle son sürat girdiğim duvar sayesinde sol kolum bilekten kırıldı. Yere düştüğüm an müthiş bir acı hissettim, hatta yerdeyken 'Geçer oğlum. Seneye bugün bu acıyı hatırlamayacaksın. Hem Brezilya'yı yenip finale çıkacağız. Siktir et kolunu' dedim. Ama olmadı. Önce maçı izleyemedim. Sonra da Türkiye elendi. Hani bazı acılar vardır ya geçmez. İşte o gün bugündür sol kolum bazen ince ince sızlar. Ve benim aklıma direk Brezilya'ya elendiğimiz gerçeği gelir. Kolumdan daha çok acı verir bana bu. 2002 Dünya kupası benim çocukluğumun en heyecanlı dönemlerinden biridir. 14 Sene öncesi dün gibi aklımda. Ümit Davala, İlhan Mansız, Ronaldo, Tarkan, Mustafa Sandal, Klose, Bianchi bisikletim, ortadan ikiye ayrılmış saçlarım, kırılan kolum... 2002 Yazı güzeldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder