Uzun zamandır bir halt yapasım yok. Son zamanlarda kendimi pek iyi hissetmiyorum. Zaten içinde yaşadığımız ülke insanın iyi hissetmesini imkansız kılıyor. Resmen Cehennem alevine dönmüş durumdayız. Patlayan bombalar, kaybedilen hayatlar. Bir de bunun üzerine götlerini daha da rahat ettirmeye çalışan devlet adamları, siyasetçiler, para babaları ot bok püskül. Her ne haltsa işte...
-II-
Bazı şeyleri düşünür ama anlatamaz insan. Zor yoldan anladım ki; susmaya da ister istemez alışıyoruz. Kelimeler anlamını yitirdiğinde, Karşında ki seni anlamak istemediğinde susmak gerekiyormuş. Suskunluğumu bozacak birilerini yada bir şeyleri arıyorum ama bulmakta zorlanıyorum. Oysa bu aralar fazla yoğunum sürekli yeni projeler ve yüksek tempo içinde sağa sola koşturuyorum. Sevdiğim işi, güzel insanlarla yapıyorum. Yine de içim huzursuz...
-III
Her yazdığım kitap da yeni bir 'ben' ile tanışıyorum. 'Yazdığın her kitap da farklısın.' diyorlar. E haklılarda hala ne yazacağını bilmeyen bir yazarım. Ancak 'Şehrin Sancısı' bittiğinde beni çok şaşırttı. Açıkcası bu performansı ben de kendimden beklemiyordum. Bu sefer tam bir yeraltı romanı çıkardım olmayan okurumun karşısına...
Yakında da bir dergimiz çıkıyor. Birbirinden büyük yazarların içinde olmak değişik bir deneyim olacak. İlk sayının yazısını da az önce teslim ettim. Ülke de olup bitenlerden, U/mutsuzum ama yinede iyi şeyler olmasını bekliyor insan...
-IV-
Burada yazdığım şeyleri pek fazla okuyan yok. Hatta okuyan var mı orasını da bilmiyorum. Çok güzel bir şey aslında bu. En azından bir günlük gibi kullanabilirim burayı. Orantısız saçmalayabilirim, orantısız küfrede bilirim...
Sağlıcakla kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder