Gündelik hayatın
nezaketle çevrilmiş duvarları arasında yaşıyoruz. Özellikle büyük şehirlerde
gereksiz ve ahmakça bir nezaket hastalığı var. Oysa birbirimizle
anlaşabilmemizin yolu nezaketten geçmiyor, samimiyetten geçiyor. Çünkü insan
olmanın özü samimiyettir. Ama büyük şehirlerin sokaklarında, caddelerinde,
kafelerinde, kitapçılarında illet bir hastalık gibi nezaket kol geziyor.
“Beyefendi, hanımefendi”
En çok kıl olduğum iki
hastalıklı hitap şekli aslında. Ama insanları yargılayıp yadırgamıyorum. Çünkü büyük
şehirler samimi olabilmek için çok kalabalık. Toplumda yaşayan insanlar
arasında büyük bir boşluk var. Durum böyleyken insanlar ister istemez yapmacık
sözcük ve tavırlarla birbirleri ile anlaşmaya çalışıyorlar…
Yaşamın özü, saygı
olarak zannedilen sahte nezaket değil, gerçek sevgi olan samimiyettir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder