Hep gürültülü yaşadım hayatımı,
hayallerimi parçalarcasına sıktım ellerimde. Sevmeyi, sevilmeyi bilmeyen
insanların arasına karıştım. Adımı, kimliğimi, dilimi unuttum. Bir türkü
tutturdum bazen gecenin koynuna. Sokaklardan sekerse sesim, içimi piç eden her
şeyden arınacakmışım zannettim. Yanıldım…
Çocukluğum geldi aklıma! Çok
sonraları onu da unuttum. Çok sonra senide unuttum. Hatta bir çok senle
tanıştım. Hepsinin de adları farklıydı. Bir milyon kere içime çektim bütün
adları. Bedeli de ağır oldu, sonunda kendimi de unuttum. Hani bir unutmak,
unutulmak hikayesiymiş bu. Sonu olmayan süslü bir cenaze merasimi ve uzayıp
giden ölüler…
Milyonlarca yıldır
çığlıklarımı bastırdım, sen ise sorularının cevabını arıyordun. Kaç ışık yılı
geçti aramızdan, kaç ağır çekimde unuttum hiçliğimi… Hiçlik unutulur mu hiç?
Unutulurmuş… bunu sen kaburga kemiklerimi kırıp içimden çıkınca anladım. Oysa
her şeyi tasarlamıştım. Sesini dinliyordum… dışarıda yağmur, dışarıda
çığlığımın şarkıları… Bazen kafana göre yaşamak istersin ya hani. Hesapsız,
kitapsız, yalansız ve yanlışsız ama yürütmek mümkün olmaz yaşamı. Her gün
kalabalık bir caddedesin çünkü, ve sokakların gürültüsü gözlerinden akıyor.
Gece yarısı sokakların piç ettiği insanlardan dayak yemek gibi! Karşıma dikilip
‘piçliğim baki’ diye haykırıyor. Bak işte yine yeniden gülümsedin. Sen
gülümseyince sınırları kaldırıldı ülkemin, sen gülümseyince **** ki yanıldım
her defasında. Gülümseyen sen değildin. Şimdi otur ve beni dinle! Otur! Tamam
geçmiş olsun deriz bizde. Geçmiş olsun deyince miş’li geçmiş zamanda kalırmış
bazen yanılsamalar. Siktir et Freud’u yüzlerce insanı tıka basa vagonlarına
dolduran trenler gibi aklım! Aklımın trenleri, trenleri aklımın. Liseli aşıklar
gibisin hayat, tutup ellerimden
gökyüzünden düşüyorsun beni. Şehirden şehire değişen sevişmeler. Semtler
arası değişkenlik gösteren aşklar. Zafiyetim büyük diyor, büyük olan
yüreklerimiz olsun diyorum. Sonra Ahmed Arif’in bir dizesi geliyor aklıma ‘Dört
yanım puşt zulası.’ Konu kilit! Salyalarınızı akıtarak ‘seviyorum’ diye
hönkürdüğünüz bacak aralarından, kırdığınız yüreklere dağılabilirsiniz! Sesiniz,
yüreğiniz, sevginiz, aklınız çok çirkin.